1xbetm.info hipas.info wiibet.com mariobet giriş restbetcdn.com
Bugun...


Klinik Psikolog Erol Akdağ

facebook-paylas
Mutlu evliliğin pin ve puk kodları
Tarih: 08-03-2022 16:05:00 Güncelleme: 08-03-2022 16:13:00


Mutlu evlilik şans değildir. Rastgele kendiliğinden oluşmaz. Emek, sabır, çaba, özveri, uzlaşma, anlaşma ve önemsemenin bir ürünüdür.

Sağlıklı ve mutlu bir evlilik için sevgi, saygı ve güven ilişkisinin kurulması gerekir. Evlilik ya da aşk ilişkisi bu 3 önemli ayak üzerine kuruludur.  Bunların yanında şefkat, beğenilme, onaylanma, arzulanma  duygularının da karşılanması gerekir. 

Konunun daha iyi anlaşılması için Pin ve puk kodlarını maddeler halinde sunmak istiyorum.

Duyguların paylaşılması: Eşler birlikte ağlayabilmeli ve  gülebilmeliler.  Seni seviyor(d)um sözünü  karacaahmete bırakmamalılar. Her fırsatta sevgi sözcüklerini kullanmalılar. Sevgilerini her şekilde gösterebilmeliler. Seni seviyorum demenin sözel olmayan bin bir çeşit yolu vardır.  (hediye almak,  gün içinde telefon açıp aklımdasın seni özledim demek, değişik bir yemek hazırlamak, yollanılan güzel bir email ya da resim, bir demet çiçek hafta içi ya da hafta sonu birlikte yapılacak gezi, sabah işe giderken öpücükle ayrılmak, eş eve geldiğinde kapıda sevimli bir yüz ifadesi ile güzel giysiler içinde karşılanmak v.b.)  dokunmak, sarılmak, ele ele televizyon izlemek, sarılarak uyumak,  farklı ve özel olduğunu hissettirmek. 

Eşler birbirlerine sadece kendilerine ait, birbirlerinin hoşuna giden güzel hitaplarla seslenmeyi alışkanlık haline getirmelidirler. ( bir tanem, bebeğim, aşkım v.b.)

Sorumlulukların paylaşılması:  Ev işleri, çocuk bakımı, alış veriş v.b tek kişinin sorumluluğunda olmaması gerekir. Eğer kadın da çalışıyorsa, ev işlerinin yapılmasına erkek de yardımcı olmalıdır. Çocuğun bakımı sadece anneye yüklenmemelidir.

Düşüncelerin paylaşılması : (Eşler düşüncelerini birbirleriyle rahat bir şekilde ifade edebilmelidir. Yargılanmaktan eleştirilmekten korkmamalıdır. Eşler birbirleriyle konuşmak, dertleşebilmek  için zaman ayırmalıdır. Derinlemesine konuşabilmeliler.  Bir dost gibi  )

Çocukların geleceği ile ilgili ortak kararlar alabilme becerisi: çift sadece çocuklarım annesiz ya da babasız kalmasın diye evliliğini sevgi olmadan sürdürüyorsa, sorunlu bir evlilik yaşandığından dolayı da çocuklar ruhsal olarak olumsuz etkilenmektedirler. Kişi, kendisini feda ederek çocukları için evliliği hasbelkader sürdürmek zorunda olmamalıdır.  Sadece çocuklar için, her türlü olumsuzluğa rağmen evliliği sürdürmek kişinin erken yaşta tükenmesine yol açar. Ve çocuklara da faydası olmaz. Çünkü kendi sıkıntılarını, sorunlarını çocuklarına da yükleyebilmektedirler.

Ekonomik konularda mutabakata varabilmek: evlilik ev arkadaşlığı değildir, eşler ekonomik konularda birbirlerinden onay almaları gerekir bu eşe değer vermenin göstergesidir. Sen benim için önemlisin, bu ikimizin bütçesi,biz birlikteyiz, sensiz bir karar vermiyorum, senin onayın önemli  mentalitesinin hayata geçirilmesi gerekir.

Sınırların belirlenmesi ve korunması:  Ebeveynler çocuklarının büyüdüklerini ve kendi ayakları üzerinde durabileceklerini kavrayamamış olabilmekte ve sürekli çiftlerin her şeylerine, aldıkları karara kadar, bütçelerine kadar karışabilmektedirler.  Ebeveynler çocuklarını karşı aşırı kollayıcı olmakta ve onlarda bağımlı bir kişilik oluşturarak, kendi başlarına yaşayabilme becerilerini ellerinden almaktadırlar. Bu gibi durumlarda aileler gençlerle aynı dairede ya da apartmanda yaşamakta, gençlere sık sık müdahale etmektedirler. Bu gibi durumlarda sınır sorunları yaşanır. Baba – oğul, gelin – kaynana çekişmeleri,  damat – kayınpeder  ya da eltiler arası geçimsizlikler yaşanabilmektedir. Çift çevreden gelebilecek baskı ve zorlamalara göğüs gerecek yapıda değil ve bunun için gerekli maddi ve manevi güce sahip değilse birbirlerine ve evliliklerine sahip çıkamayabilirler. Kişi kendine, eşine, mesleğine ve çevresine yeterli zamanı ayırmazsa bunlardan biri bile aksasa diğerleri de zaman içinde zarar görür. Kişi sadece arkadaşlarını ön plana alıyor, eve geç geliyor, eğlenceye ayırdığı zamanın tümünü eşi olmadan değerlendiriyorsa evliliğinde ciddi sorunlar yaşayabilir.  Herkesin yeri ayrıdır ve hiçbiri diğerlerini yok etmemelidir. Aşırı işle vakit geçirmek evin ihmal edilmesine yol açıyorsa iyi bir eş, iyi bir anne – baba olunamaz. Bu tıpki şu metafora benzer: İnsanların günlük hayatları sirklerde göstericinin 4-5 topu bir arada döndürmesi davranışı gibidir. Her top belli bir sürede elde tutulmalıdır ve birbirleriyle aynı hız ve doğrultuda atılmalıdır toplardan birisi elde fazla tutulur ya da yavaş atılırsa, diğer toplarda düşer.

Evlilikte uygunsuz beklentiler de sorun oluşturur. Ayağı yere basmayan aşırı romantik beklentiler çifti hayal kırıklığına uğratabilir. Histrionik kişilik özellikleri olan kişiler sürekli olarak aranılmak, istenilmek, beğenilmek, ilgiyi sürekli üzerlerinde görmek isterler. Eşlerinin yanında sürekli bir numara olmak isterler. Oysa evlilik bir çocuk oyunu, oyuncağı değildir. Kişi çevresine, işine de zaman ayırmalıdır. Kişi evlenerek başkasının özgürlüğünü tamamen satın alamaz, almamalıdır. Sadece duyguları ile hareket edenler, hüsrana uğrarlar. Duygular ve mantık el ele yürümelidir.

Çiftler evliliklerinde sürekli olarak her şeyi birlikte yapmak zorunda değildirler. Bireyler zaman zaman kendi arkadaşları ve çevreleri  ile de birbirlerinden ayrı zamanlar geçirebilmelidirler.  Kişi kendisine tanıdığı hakların aynısını eşine de tanımalıdır. Aksi halde efendi – köle ilişkisi olur.

Kişi bütün hayatını eşinin üzerine kurmamalıdır, her şeyi eşinden beklememelidir. Kişi yaptığı işlerle ve çevresiyle ilişkilerinde doyum sağlayabilmelidir. Aksi halde eşini kıskanır ve onun hayatını kısıtlamaya başlar. Bu durum evlilikte çatışmaya dönüşür.

Güç ve otorite savaşları: Evlilik bir güç mücadelesi veya bir meydan savaşı değildir. Olmamalıdır.  Bu şekilde elde edilecek bir zafer de pirus savaşı zaferi  gibi olur yani iki tarafta mücadeleden kırgın, yorgun  ve yıpranarak çıkar. Hep ben haklıyım, o haksız, en doğrusunu ben bilirim, benim sözüm kanun şeklindeki yaklaşımların olabildiği narsisistik ve obsesif kişilikler bir diğerinin üzerinde otorite kurmaya çalışabilir. Bu durum sürtüşmelere yol açar.

Çiftleri oluşturan bireylerden biri, diğerinin haklarını çiğniyorsa, onun özgürlük alanına müdahale ediyorsa, kararlar sürekli tek tarafın isteği doğrultusunda alınıyorsa, evlilikte çok yoğun çatışma yaşanır.

Cinsellik: Mutlu ve kaliteli bir evlilikte cinsel doyum çok önemlidir.  Cinselliği asla ihmal etme. Cinselliğin evliliğin önemli unsurlarından biri olduğunu unutma. Bayanlar dişiliklerini kaybetmeliler. Yatak odasında anne gibi olmamalılar.  Kadınlar genelde evlendikten sonra dişi kimliklerini ikinci plana atarlar. Yani yatak odasındaki rolleriyle mutfaktaki rollerini karıştırırlar. Kadın ve erkeğin evliliğe bakışı aynı değildir. Erkekte erotizm, kadında romantizm ön plandadır. Kadın erotizm vererek romantizm bekler, erkek ise romantizm vererek erotizm ister. Kadın erkeğin erotizm, erkek ise kadının romantizm ihtiyacını karşılamazsa evlilik zarar görür.  Cinsel yönden sorun yaşayan çiftler de her şey sorun olmaya başlar. Hiçbir şey yolunda gitmemeye başlar. Evlilikte sorunlara yol açan cinsel sorunlar arasında kadınlarda vajinismus, anorgazmi;  erkeklerde ise  erken boşalma ve erektil fonksiyon bozuklukları başı çekmektedir.  Cinsel sorunlarda erken tedavi çok önemlidir.  Cinsellik sevgi ile birleştirilmeli, mekanik bir eylemden çok, adeta bir güzel sanatlar gösterisi şekline dönüştürülmelidir.

Boş zamanları birlikte ve kaliteli geçirebilmek:  Çift her iki tarafın da haz alabileceği etkinlikleri planlamalı ve uygulamaya geçirmelidir. İlişkiyi canlı tutmak için baş başa  aktivitelerde bulunmak lazım.  “ Evliliğe işinize ayırdığınız kadar zaman ayırın. “  yatırım yapılmayan ve iyi ilişki kurulamayan evliliklerde sevgi ve saygı buna bağlı olarak da güven ciddi zarar görür.

Çatışma ve sorunlarda çözüm odaklı olabilmek: Her evlilikte ve her yakın ilişkide çatışma kaçınılmazdır. Sorun yaşandığında karşı tarafı suçlamak, yargılamak ve cezalandırmak kolaya kaçmaktır. Mutlu eşler hata bende, ben değişirsem sorunu aşarız yaklaşımı vardır. Ya da sorunda kendi payına düşen kısmı görüp onu gidermeye çalışır.

Eşlerini değiştirmeye çalışmazlar:  Eşlerini olduğu gibi kabul ederler. Her sorunda kendi sorumluluklarını  kendi paylarını görürler.  Sorunda  kendi paylarına düşen kısmı değiştirirler. Evliliğe zarar veren şeylerden birisi de tarafların birbirini değiştirmeye çalışmasıdır. Değişmek gerekiyorsa öncelikle kişi kendisinden başlamalıdır. Aksi halde savunma ve ardından saldırı başlar.

Sağlıklı bir evlilikte önce evlilik, sonra çocuklar gelmelidir.

Her gün birbirinize sevgi sözcükleri söyleyin. (seni seviyorum, benim için önemlisin, sen benim kolum kanatsın v.b )

Eleştirileriniz varsa onu sevdiğinizi hissettirerek yargılamadan suçlamadan ben diliyle konuşarak söyleyin.

Geçmişteki hatalarını gündeme getirmeyin.  Eşinin hatalarını ve kusurlarını örtmede gece gibi ol.

Hiçbir zaman ikiniz de aynı anda sinirlenmeyin. Öfkeli insan hiç kimseyi duymaz, hiçbir şeyi önemsemez, gözü kör kulağı sağır olur. Açar ağzını yumar gözünü. Eğer eşinle aynı anda öfkelenirsen; mekanı terk et, nefes al sakinleş, eşinin de sakinleşmesini bekle.

Asla dargın olarak uyuma.

Sevgini göster: bir çiçekle, bir sevgi sözüyle, bir okşamayla, hatta ağzına bir üzüm vermekle sevgini göster.

Eşinin sevgi dilini öğren. ( nitelikli beraberlik, onay sözleri, hizmet davranışları, fiziksel temas, hediye)

Eşini zevklerini öğren: mutluluk almaktan çok vermekten geçer.

Eşine karşı en azından iş arkadaşlarına, müşterilerine, amirlerine davrandığın kadar nazik ve saygılı ol.

Lütfen ve teşekkür ederim repliklerini ihmal etme.

Eşini inciteceğini bildiğin sözleri, eleştirileri ve hakaretleri asla yapma.

Aileyi ilgilendiren tüm önemli kararlarda eşine danış. Unutma ki; verdiğin her karar aileni de ilgilendirir. Katılabilecek yaşlarda iseler çocuklarını da istişareye kat. Birlikte karar verin.

Takdir etmesini bil. Eşinin yaptığı her güzel ve yararlı işi, ne kadar küçük olursa olsun takdir et. (yemeklerden sonra eline sağlık çok lezzetli olmuş diyerek onore et. Emin ol daha iyisi gelecektir.)

Evlilikte roller karıştırılmamalıdır. Örneğin; baba evde iş adamı veya asker rolünü devam ettirmemelidir. İş ve ev birbirinden ayrılmalıdır.

Eşler birbirlerinin duygusal ihtiyaçlarını da karşılamalıdır. Duygusal ihmal çoğunlukla kadınlarda depresyona, erkekte ise aldatmaya neden olur.

Dozunda kıskan ve kıskandır. Elde keklik olma. Merak eden değil, merak edilen ol.

Eşle empati yapabilmek önemlidir. Eğer eşler, kendilerini karşılarındaki yerine koyamıyorsa yani empati yapamıyorsa, hep ben haklıyım, eşim haksız diyorsa, suçu karşısındakine (eşine) atıyorsa, kendi üzerine düşen sorumlulukları yapmıyor, çözmek için çaba sarf etmiyorsa evlilik için yeterli olgunlukta değil demektir. Evlilikte uzun ömürlü olmamaktadır.

Eşlerin birbirlerinden ilişkilerinden beklentilerinin netleştirilmesi:  Koca işten eve geliyor. Zile basıyor eşinden hoş geldin karnın aç mıdır aç değilse yorgunluk kahvesi yapayım mı diye bir beklentiyle kapıyı açıyor. Karşısında kaç dakika oldu yarım saattir seni bekliyorum. Nerdesin? Ne halt yedin bu saate kadar? diyen bir eş çıkıyor. Adamın kafasında güler yüzlü, tatlı dilli bir eş beklentisi, akşam sinemaya mı gitsek, gezmeye mi gitsek? Ne yapsakla ilgili planlar ve projeler varken ne oldu? Sistem çöktü errorr verdi. Beklediği cevabı alamadığında kendi çocukluk döngüleri aktifleşti. Adam beklediğini bulamayınca kendini geri çeker ve kadın kendinde hata arar. Sevilmediğini, dışlandığını düşünür. Bu kadın borderline ise kötü kendiliğe düşer. Sevilmediğini düşünür. Kötü kendilik oluşuyor ve eyleme vurmalar başlıyor. Bu öfkelenerek öbürünü çılgına çevirmek şeklinde olabilir, ya da her iki taraf gıcıklaşmaya başlar. Gıcıklaşma, aşağılanmayı doğurur, aşağılandıkça da kendisini daha çok geri çeker. Sistem bir kısır döngüye girer.

Evlilikte tehlike çanları ne zaman çalmaya başlar?

İş ve ekonomik konular:  paranın nasıl kazanılacağı ve nasıl harcanağı ile ilgili netlikler olmaması, eşlerden birinin onaylamadığı biçimde başkalarına mali destek sağlanması v.b.

Ana baba olma: Çocukların bakımını kimin üstleneceği, eğitimlerinin nasıl olacağı, disiplinlerinin nasıl sağlanacağı.

Zaman ayırma ve iletişim: Eşlerin birbirlerine, çocuklarına , arkadaşlarına, akrabalarına ayırdıkları zamanın miktar ve kalitesi, karı kocanın birbirlerine yeterli zaman ayır(a)mamaları çift olmalarını engeller. Çiftlerin en sık yakındıkları şeylerden biri  “ biz konuşamıyoruz ”  veya “ artık konuşacak bir şey bulamıyoruz “ olmaktadır.

Çekirdek aile olamama:  eşlerden biri, genelde erkek olanın ailesiyle birlikte yaşamak ya da eşlerden birinin anne ya da babasıyla birlikte oturmak her  zaman bir sorundur.

“ Sen onların sözünden çıkmazsın ”

“ Bu evde ben neyim ki zaten ”  gibi cümleler suçlayıcı olarak tekrarlanır.

Cinsellik:  Cinsel ilişkinin istenilen sıcaklıkta, sıklıkta veya kalitede olmayışı.

En sık rastlanılan cinsel sorunlar: Erken boşalma, iktidarsızlık, orgazm olamama, cinsel isteksizlik, vajinismus, disparoni (ağrılı ilişki)

Aldatma, aldatılma:  Aldatma durumunda kişiler evlilik kurumuna ihanet ediyor demektir. Aldatmanın özrü yoktur ancak sebepsiz sonuçta olmaz.  Aldatma ve aldatılmanın önüne geçilmesi için Çiftlerden her biri kendini yenileyebilmeli, hayatlarını tek düzelikten koruyabilmelidirler. Çiftler birbirlerini onore etmeli, birbirlerinin zevklerini küçümsememeli, fikirlerine saygı duymalı, bakımlı olmalılar,  ortak plan ve hedefleri olmalıdır. Kişiler kendilerine değer vermez ve bakımlı olmazlarsa, ev içinde sıcak ve güvenli  bir ortam oluşturulamazsa ya da kendilerinde doyumsuzluklar varsa evlilik dışı cinsel birlikteliklere kayabilmektedirler.

Pozitiflikten çok negatiflik:  Eşler arasında pozitif duygulardan daha çok negatif duygular gidip geliyorsa,   eşler sürekli  birbirlerini  eleştiriyor,  küçümsüyor, hakaret  ediyorlarsa  çan sesleri yükselmiş demektir. (Özellikle  Mahşerin 6 atlısı varsa; eleştiri, savunmacılık, küçümseme, duvar örme, saldırganlık, baskı kurma)

Duygusal kopukluk ve içe çekilme:  Şefkatin, ortak mizahın, soru sormanın, aktif ilginin, heyecanın, mutluluğun, desteğin ve empatinin belirgin eksikliği duygusal kopukluklara ve içe çekilmelere yol açar.

Çiftin arkadaşlığının zayıflaması

Kavga çıkartma, yalnız bırakılma gibi uyarılmaların sık yaşanması.

Sürekli kendini tehlikede hissetme:  Eleştiriye karşı aşırı hassasiyet gösterme, sürekli gardını yüksekte tutma ihtiyacı hissetme, kendisini sürekli kaygılı hissetme ve bir türlü rahatlayamama.

Evlilikte işler beklendiği gibi gitmez bazen. Tehlike çanları hızlı ve yüksek seste çalmaya başlar. İşte böylesi zamanlarda profesyonel destek almak gerekebilir.

Evlilik Terapistin görevi  Kısır döngülerinin hayatlarını nasıl zorlaştırdığını göstermek ve kısır döngülerini nasıl kıracaklarını öğretmektir.

Evlilik Terapistin bir diğer görevi de  danışanların farkındalık düzeylerini mentalizasyonlarını artırmaktır. Bir eş diğerine öfkeyle hakaret ettiğinde, diğer eş de aynı şekilde kabararak tepki veriyorsa mentalizasyon seviyeleri çok düşük demektir. Eşlerden biri eşinin kendisine yapmış olduğu hareketi ona öfkelenmeden ve saldırmadan önce “ o bana ne yaptı? Ben ona şu anda ne yapıyorum?” diyerek (milisaniyeler içinde) yaptığı şeyin anlamını ve sonuçlarını düşünebiliyorsa  mentalizasyon kapasitesi daha yüksek demektir.  Adam işten eve geldiğinde eşinin kendisini bağırarak karşıladığında eşine bağırarak cevap vermeden önce “ Bu kadın neden bu kadar dolmuş acaba bir problemi mi var? Neden bana bağırıyor? diyerek empatik bir tavır sergileyebiliyorsa  mentalizasyon kapasitesi iyidir diyebiliriz.

Evlilik terapisi, evlilikte neyin iyi gitmediğinin anlaşıldığı, ne yapılırsa iyi gidebileceğinin ortak çabasının gösterildiği veya gösterilmediği, bundan sonra da yolun beraber mi ayrı mı gidileceği konusunda bir kararın netleştiği bir süreçtir.  O zamana kadar konuşulmayanların konuşulduğu bir süreçtir.

Evlilik terapisti; çiftin uyumlarını bozan davranış biçimlerini tersine çevirmelerine ya da değiştirmelerine destek olan kişidir.

Çift terapisi, iletişim becerilerinin kazanıldığı terapidir. Eğer insanlar  davranışsal olarak didişme tarzı bir iletişim öğrenmişlerse, bu didişme tarafının onlara zarar verdiğinin gösterildiği terapi yöntemidir.

Çiftlerden birinde ya da her ikisinde düşünce şemalarında bir hata varsa; yanlış anlama, yanlış yorumlama, yanlış değerlendirme gibi o zaman  bu yanlışları düzeltici terapi yapılır.

Eğer problemin kaynağında dinamik sorunlar varsa; kişilik ve kendilikle ilgili döngüler üzerinden terapi çalışması yapılır.

Çift terapilerinde tek görüşme yapılmaz, her zaman ikisiyle beraber görüşme yapılır. İlk görüşme tek tek yapılır. Çift terapisine uygunluklarına bakılır, sonra çift olarak devam edilir. İçlerinden birisi terapiye rıza göstermiyorsa,  boşanmayı düşünüyorsa, çift terapisi olmaz, diğerinin zoruyla getirildiyse terapi işe yaramaz.

Boşanma sürecinde olan insanların sağlıklı boşanma konusunda yardım talebiyle de gelebilirler.  Sağlıklı bir şekilde boşanmalarına destek almak, çocuklarına ve kendilerine zarar vermeden ayrılmalarına yardımcı olmak da terapötiktir.  En önemli terapi şekillerinden birisidir. Ayrılmak isteyenleri  birleştirmek terapistin görevi değildir. Tercih her zaman onlara, çiftlere  aitir. Eğer onlar ayrılmaya cesaret edemiyorlarsa bu cesaret üzerine konuşulur.  Neden ayrılamadıklarını, onları bağlayan duygular üzerine konuşulur.  Ne boşanmalarına ne de barışmalarına karar vermek terapistin işi ve görevi değildir.

Çift terapisi aslında biz evliliğimizi sürdüremiyoruz, evliliğimizin bitmesini istemiyoruz, bize yardımcı olur musunuz? Diyen kişilere yapılır.

 

Erol AKDAĞ

Klinik Psikolog





YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
HABER ARŞİVİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI