Türkiye’nin siyasi ve toplumsal tarihinde derin izler bırakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan, fikirleri, mücadele azmi ve kararlı duruşuyla milyonlara rehber olmuş eşsiz bir şahsiyettir. 27 Şubat 2011 tarihinde ebediyete irtihal eden Erbakan, yalnızca bir siyasetçi değil, aynı zamanda mühendis, akademisyen, dava adamı ve Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesinde sembol bir figürdü. Bugün, vefatının yıldönümünde, onun hayatını, başarılarını ve bıraktığı mirası yeniden hatırlamak, hem Türkiye’nin yakın geçmişine ışık tutmak hem de geleceğe dair ilham almak açısından büyük önem taşımaktadır.

Bilim ve Akademi Dünyasındaki Parlak Kariyer

Necmettin Erbakan, 29 Ekim 1926’da Sinop’ta dünyaya geldi. Eğitim hayatında gösterdiği üstün başarı, onun ilerideki kariyerinin temel taşlarını oluşturdu. İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra, akademik çalışmalarını derinleştirmek için Almanya’ya gitti. Burada dizel motorları üzerine yaptığı yenilikçi araştırmalarla dikkat çekti ve dünya çapında tanınan bir mühendis haline geldi. Almanya’daki başarıları, onun teknik bilgi birikimini ve vizyoner bakış açısını ortaya koyuyordu.

Türkiye’ye döndüğünde ise bu birikimini ülkesinin hizmetine sunmaya kararlıydı. Gümüş Motor Fabrikası’nın kurulması, onun sanayileşme ve yerli üretim konusundaki öncü girişimlerindendi. Bu fabrika, Türkiye’nin kendi motorlarını üretebilmesi ve dışa bağımlılığını azaltması için atılmış cesur bir adımdı. Erbakan, bilimsel başarılarını sadece teoride bırakmamış, bunları pratikte ülkesinin kalkınmasına katkı sağlayacak projelere dönüştürmüştü.

Siyasette Bağımsız ve Milli Bir Duruş

Necmettin Erbakan’ın siyaset sahnesine girişi, Türkiye’nin bağımsızlık ve kalkınma mücadelesinde yeni bir dönemin başlangıcı oldu. O, Türkiye’nin güçlü bir sanayi altyapısı ve bağımsız bir ekonomi olmadan gerçek anlamda ilerleyemeyeceğine inanıyordu. 1969 yılında Konya’dan bağımsız milletvekili seçilerek siyasete adım attı ve kısa sürede Anadolu’nun dört bir yanından büyük bir destek gördü. Bu destek, onun Milli Görüş hareketini şekillendirmesinin temelini oluşturdu.

1970 yılında Milli Nizam Partisi’ni (MNP) kurarak, Türkiye’de İslamî değerler ve yerli düşünce ekseninde bir siyasi hareket başlattı. Parti, kısa süre içinde kapatılmış olsa da, Erbakan pes etmedi ve 1972’de Milli Selamet Partisi’ni (MSP) kurarak mücadelesine devam etti. MSP, Anadolu insanının sesi olmuş, sanayileşme ve adalet vurgusuyla geniş kitlelere hitap etmeyi başarmıştı.

Koalisyon Hükümetleri ve 54. Hükümetin Başbakanlığı

1970’li yıllar, Erbakan’ın siyasi kariyerinde önemli bir dönüm noktasıydı. Çeşitli koalisyon hükümetlerinde başbakan yardımcılığı görevini üstlendi ve bu dönemde Türkiye’nin sanayileşmesi için “Ağır Sanayi Hamlesi”ni başlattı. Ayrıca İslam ülkeleriyle ekonomik ve siyasi işbirliğini güçlendirme vizyonuyla dikkat çekti. Bu projeler, onun Türkiye’yi sadece bölgesel değil, küresel bir aktör haline getirme arzusunu yansıtıyordu.

1996 yılında Refah Partisi’nin lideri olarak Türkiye’nin ilk muhafazakâr başbakanı oldu. 54. Hükümet döneminde, kısa süre içinde çarpıcı icraatlara imza attı:

Havuz Sistemi: Faiz lobilerine karşı devletin kaynaklarını etkin bir şekilde kullanmayı amaçlayan bu sistem, ekonomik bağımsızlığın bir adımıydı.

Maaş Zamları: İşçi, memur ve emekliye tarihin en yüksek maaş zamlarını yaparak toplumsal refahı artırmayı hedefledi.

D-8 Girişimi: Gelişen 8 Ülke (D-8) oluşumunu hayata geçirerek İslam dünyasında ekonomik ve siyasi birliği güçlendirme yolunda tarihi bir adım attı.

Sanayi ve Teknoloji Hamlesi: Ağır sanayi yatırımlarına hız vererek Türkiye’nin üretim kapasitesini artırmaya çalıştı.

Ancak, bu reformist icraatlar, askerî ve bürokratik vesayetin tepkisini çekti. 28 Şubat 1997 postmodern darbesiyle yoğun baskılara maruz kalan Erbakan, istifaya zorlandı. Bu süreç, Türkiye demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçerken, Erbakan’ın mücadele azmi bir kez daha ortaya çıktı.

Dava Adamı ve Milli Görüş’ün Mimarı

Erbakan, siyasi yasaklar, kapatılan partiler ve baskılar karşısında asla pes etmedi. Refah Partisi’nin kapatılmasının ardından Fazilet Partisi’ni, onun da kapatılmasıyla Saadet Partisi’ni kurarak mücadelesini sürdürdü. “Önce ahlak ve maneviyat” ilkesiyle yola çıkan Erbakan, “Yaşanabilir bir Türkiye, yeniden büyük Türkiye ve yeni bir dünya” vizyonunu genç nesillere aşıladı. Onun liderliğinde Milli Görüş, sadece bir siyasi hareket değil, aynı zamanda bir dünya görüşü haline geldi.

Son yıllarında Saadet Partisi Genel Başkanı olarak, Türkiye’nin ve İslam dünyasının bağımsızlığına olan inancını gençlere aktarmaya devam etti. Konferansları, konuşmaları ve yazılarıyla, gelecek nesillere yol göstermeyi sürdürdü.

Vefatı ve Bıraktığı Miras

Necmettin Erbakan, 27 Şubat 2011 tarihinde, 85 yaşında hayata veda etti. Cenaze törenine milyonlar katılarak ona olan sevgilerini ve saygılarını gösterdi. İstanbul Merkezefendi Mezarlığı’nda defnedilen Erbakan, arkasında sadece bir siyasi miras değil, aynı zamanda Türkiye’nin sanayileşmesi, İslam ülkelerinin birliği ve ekonomik bağımsızlık gibi konularda somut projeler bıraktı.

Bugün, Erbakan’ın fikirleri ve mücadelesi hâlâ Türkiye’de ve İslam dünyasında yankı buluyor. “Savunan Adam” olarak anılan bu büyük lider, bağımsız bir Türkiye ve adil bir dünya idealiyle tarihe adını altın harflerle yazdırdı. Onun açtığı yol, milyonlarca insan için ilham kaynağı olmayı sürdürüyor.

Ruhun şad, mekânın cennet olsun Erbakan Hoca…

Fikret Geyik