Sessizce otururum yıkılmış bir duvarın dibinde,
Küçük ellerimde taşlardan oyuncaklar.
Gökyüzü neden bu kadar kızıl, anne?
Yıldızlar nereye kayboldu, babacığım?
Ailem vardı benim de, bir evim, mutfakta sıcak bir çorba.
Ama bir bomba düştü, her şeyi alıp götürdü.
Kardeşlerim uyuyor şimdi toprağın koynunda,
Ninniler yerine ağıtlar duyuluyor odalarımızda.
Bağırırım ama sesim yankılanmaz,
Kimse duymaz, kimse bakmaz gözlerime.
Dünya nerede? İnsanlık nerede?
Bir çocuğun feryadı neden böyle sessiz?
Tüm dünya seyirci, zulmü alkışlayanlar insan mı, anne?
Kollarım boş, ellerimde kan, barut kokusu,
Saçlarımda savaşın rüzgarı, gözlerimde hüzün.
İsrail, neden bu kadar zalim, anlamıyorum, anne.
Neden küçücük kalpleri ateşe düşürdü?
Ölen bebeklerin, hamile kadınların, eli kınalı gelinlerin suçu neydi, anne?
Filistinli çocuklarız biz, kan ve gözyaşı servetimizdir bizim.
Çok şey istemedik ki, anne.
Küçük bir çocuk olmak istiyordum sadece,
Koşmak istiyordum sokaklarda özgürce.
Ama şimdi tek dostum taş, toprak ve suskunluk,
Yalnızca gökyüzü sarıyor beni kucaklayarak.
Unutulmaz bu acı, bu karanlık günler.
Unutur muyum saçlarından topuklarına kadar inen kanları?
Unutur muyum kolu, bacağı kopan babacığımı?
Unutur muyum beşikte can veren kardeşimi, anne?
Ailem kül oldu, umutlarım bitti.
Ama ben hâlâ buradayım, dimdik ayakta.
Bir gün barış gelir mi bu kurşunla yazılan hayata?